Roguelite’lar ve ritim oyunları, ustalık gerektiren en zorlu türlerdendir. Buffalo Buffalo tarafından geliştirilen Fresh Tracks, bu iki türü bir araya getirerek adeta bir destan yaratıyor. Peki Fresh Tracks oyunculara neler vaat ediyor? Satın almaya değer mi? Tüm detaylarıyla Fresh Tracks inceleme yazımız yayımda!
Fresh Tracks İnceleme
Sürekli yeniden başlamaya dayalı bir oyunda müziğin sıkıcı hale gelmemesini sağlamak hiç kolay değil. Neyse ki, Fresh Tracks bu zorluğun üstesinden hem müzikleriyle hem de hikayesiyle başarıyla geliyor. Oyun bizi, efsanevi Norwyn diyarının insanı Skaii’nin kayaklarının üstüne koyuyor. Norwyn halkı yıllardır durağanlaşmış durumda. Artık maceraya atılmıyor, sadece evlerinde oturup eski hikayeleri tekrar dinliyorlar.
Onları eskiden tanımlayan keşfetme ve his yaratma arzusu yok olmuş. Bunun sebebi ise Mar adında bir korku miti. Skaii, Mar’ı yenip Norwyn’in donmuş topraklarına yeniden keşif ruhunu ve ilerlemeyi getirmeye ant içmiş durumda. Fresh Tracks’in hikayesini bu kadar etkileyici yapan şey, anlatım tarzı. Skaii tek kelime etmeyen; sadece eylemleri ve yolda topladığı Miti̇kler aracılığıyla konuşan bir karakter.
Mitikler şarkılarıyla, birbirleriyle yaptıkları diyaloglarla Norwyn’in geçmişine ve Mar’ın oyunlarına ışık tutmakta. Miti̇klerle geçirdiğimiz her an hikayeyi daha da derinleştiriyor. Onların konuşmalarından, Norwyn halkının karanlıktan kurtulmak için Miti̇klerin ilhamına ne kadar muhtaç olduğunu öğreniyoruz. Şarkılar da tam olarak bu dünyanın parçasıymış gibi hissettirir; sözleri hem anlamlı hem de akılda kalıcı.

Hikayeyi daha da güçlendiren unsur, Miti̇klerin aynı zamanda ekipman olarak kullanılabilmesinden geçiyor. Oyun ilerledikçe yeni Miti̇kler açılır. Daha fazla can, bir başarısızlıkta yeniden deneme hakkı, ya da bölüm sonu canavarı savaşlarının zorluğunu değiştiren güçler elde etmeniz oynanışa doğrudan etki sağlıyor. Her Miti̇kin müzik tercihi yeni diyaloglar da açıyor.
Örneğin, ikinci açtığımız Miti̇k olan Sogvar, ilk bölüm sonu canavarı savaşındaki hikayeyi değiştiriyor ya da Koda ile yaptığınız önceki koşularda seçtiğin aynı şarkıyı tekrar seçersen yeni bir karakterin geçmişine dair ipuçları veriyor. Her biri mükemmel seslendirilmiş ve yolculuğu adeta bir İskandinav destanına dönüştüyor. Her koşu önünüzde kayan bir dükkan ile başlıyor.
Buradan kayaklarınızı, Miti̇k tercihinizi, silahınızı ve Diskord adı verilen zorluk değiştiricilerini seçebilirsiniz. Başlangıçta az olan bu seçenekler, her perdeyi geçtikçe katlanarak artıyor. Koşuya başladığınızda, karşınıza iki ya da üç şarkılık bir seçim çıkıyor. Her şarkı kolay, normal ve zor olarak üçe ayrılıyor. Bölümler hızlı tepki vermemizi gerektiren çeşitli engellerle dolu.

Eğilmek, atlamak, yön değiştirip saldırmak… Ekrandaki karmaşaya rağmen her şey okunabilir ve öğrenilebilir. Özellikle şarkıların temposuyla senkronize edilmiş bölümler, oynanışı inanılmaz keyifli hale getiriyor. Müziklerin kalitesi ise oyunun en büyük artısı. Şarkılar öylesine iyi ki, birçoğu hemen günlük çalma listene girecek türden. 28 şarkı küçük bir ritim oyunu için oldukça yeterli olsa da, o kadar iyi yazılmışlar ki keşke daha fazlası olsaydı diyorsunuz.
Fresh Tracks’i gerçekten “bitirmek” istiyorsanız sadece son bölüme ulaşmak olmak yetmiyor. Her Miti̇k ile bitirmeniz gerekiyor. Oyunu bir kez bitirdikten sonra bile, “Devam edelim, diğer Miti̇klerle de deneyeyim.” demekten kendinimi alamadım. Whyspers adı verilen geçici para birimi, her koşuda kazandığınız ve kalplerin bittiğinde sıfırlanan bir kaynak. Bunlar bölümler öncesi ekstra güçlendirmeler almak için kullanılılabiliyor.
Buna karşın Ekkos çok daha önemli. Bunlarla yeni şarkılar, kayaklar ve başlangıç ekipmanları alabiliyorsunuz. Hiçbir şey gereğinden pahalı olmadığından, bir “grind” hissi oluşmuyor. Buffalo Buffalo, her müzik türünden bir şey sunmayı başarmış. Pop parçalar günümüz hitleri kadar kulağa hoş geliyor; metal şarkılar o kadar sert ki, oynarken kafa sallamadan durmak zor.

Müzikal tarzındaki şarkılar ise sahne performansını anımsatan bölümlerle görsel olarak destekleniyor. Son açılan türlerden biri ise tamamen sürpriz. Normalde sevmediğim bir türdü ama oyundan sonra hayranı oldum. Hatta şu an bu incelemeyi hazırlarken bile dinliyorum.
İnceleme yazımızı toparlayacak olursak; engeller, müziğin ritmine öyle güzel oturuyor ki, bazı sözler bile oyundaki hareketlerle doğrudan yansıtılmış. Eğilmek, zıplamak, yön değiştirmek ve saldırmak gibi basit kontrollerle 28 farklı parçayı bu kadar özgün hissettirmek büyük bir başarı. Fresh Tracks, mevcut şarkı sayısına rağmen oldukça doyurucu, zorlayıcı ve etkileyici bir deneyim sunuyor.
Şarkılar çabucak kulağa yer ediyor; hikaye, Miti̇klerin anlatımıyla birleşince her koşu “bir tane daha” dedirtiyor.
Roguelite ya da ritim oyunlarına karşı biraz uzak olsanız bile, Fresh Tracks bu iki türü öyle ustalıkla harmanlıyor ki, neredeyse her ikisinden de farklı bir şey ortaya çıkıyor. Kısacası, Fresh Tracks benzersiz bir deneyim ve hak ettiği ilgiyi fazlasıyla hak ediyor. Yeterli bütçeye sahipseniz, mutlaka denemenizi öneririm. Peki siz Fresh Tracks inceleme yazımız hakkında ne düşünüyorsunuz?
İlginizi Çekebilir: Deliver At All Costs İnceleme
Düşüncelerinizi hemen aşağıda yer alan yorumlar sekmesi üzerinden bizlerle paylaşmayı unutmayın sevgili geek.tr okuyucuları.
Fresh Tracks (PS5)
Fresh Tracks, müzikle ritim duygusunu hikaye anlatımıyla harmanlayarak sadece bir oyun değil, neredeyse bir sahne performansı hissi yaratıyor. Ritim oyunlarını sevenler için nimet niteliğinde. Türle ilgilenmeyenleri bile içine çekebilecek kadar yenilikçi bir yapıya sahip.
Artılar
- Kısa, Tempolu Ve Akıcı Oyun Döngüsü
- Yüksek Tekrar Oynanabilirlik
- Görsel Tasarımın Müziğe Uyumlu Ve Okunabilir Olması
- Müzikler Harika
Eksiler
- Ekrandaki Yoğunluk Zaman Zaman Göz Yorucu Olabiliyor
- Whyspers Para Birimi Önemsiz Hissettiriyor



